İnsanlar pek çok şeyi öğrenmişler; kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi...fakat çok basit bir şeyi öğrenenemişler:"İnsan gibi yaşamayı"

- Blaise Pascal

7 Şubat 2016 Pazar

VAROLUŞÇULUĞUN TERİM ve KAVRAM ANLAMI'ndan Notlar – Varoluş Filozofları, A. Kadir Çüçen

VAROLUŞÇULUĞUN TERİM ve KAVRAM ANLAMI'ndan Notlar – Varoluş Filozofları, A. Kadir Çüçen


Varoluşçuluk, çağının insan sorunlarını tespit eden, sorunu analiz ederek öneri geliştiren bir tür bireyin somut yaşamına çözüm arayan bir düşünce akımıdır.

“Varoluşçuluk” terimi önce Fransız düşünür J. P. Sartre tarafından kullanılmıştır.

Varoluşçuluk, bireyin deneyimini ve bu deneyimin tekilliğini ve biricikliğini insan doğasını anlamanın temeli olarak gören bir felsefi düşünce ya da akımdır. İnsanın varoluşuyla doğal nesnelerin varlık türü arasındaki ilişkiyi vurgulayan varoluşçuluk, iradesi ve bilinci olan insanların, irade ve bilinçten yoksun nesneler dünyasına fırlatılmış olduğunu öne sürer. Bu anlamda varoluşçuluk, Dünyada insan olarak var olmanın ne anlama geldiğini araştırır ve analiz eder.

Varoluş, en genel anlamıyla “var olma durumu”: somut olarak olma ya da bulunuş; bir gerçekliği olma ya da gerçekleşmiş olarak varolma; gizilgüç olarak değil de etkin olarak bir varlığa sahip olma; varlığın doğasını kuran “öz” ün karşıtı olarak bir şeyin ne olduğu ya da nasıl olduğu olgusu değil de o şeyin olduğu olgusudur.

Varoluşçu felsefede asıl amaç, insan varlığının hakikatini insan varoluşunda açığa çıkartma ve betimlemektir. Varoluş, varlıklardan yani nesne ve şeylerden farklı olarak olmakta olan bir süreçtir. Varolan şeyler, varoluşa sahip değillerdir. Varlığın varoluşa sahip olduğu şeylerin ise bir “öz” ü olduğu kabul edilir. Varoluşçuluğa göre, varoluş, insan varlığına aitken, öz nesnelere yani varlıklara (varolana) aittir.

Varoluşçuluk; varoluşunun belli bir özü olmadığı, insanın baştan verili bir doğası bulunmadığı görüşüyle, XX. Yüzyılın ikinci yarısında Kıta Avrupası’nda, özellikle de Fransa’da büyük yankılar uyandırmış çağdaş felsefe anlayışıdır. İnsanların evrensel olduğu varsayılan kuram ve kavramlarla açıklanmasına karşı insanların tek tek birey olduğu ve her bireyin kendi somut deneyimleri üzerine kendi varoluşlarının olduğunu savunan felsefi görüştür. Varoluşçuluk, her türlü evrensel dizge ve sistem öne süren felsefe akımlarına karşı çıkarak, bireyin somut varlığını yani varolma durumlarını merkeze alır.

Varoluşçuluk; insan sorunlarını ele alırken “bireysel kurtuluş”, “seçme özgürlüğü”, “hiçlik”, “bilinç dışılık”, “kaygı”, “saçma”, “yabancılaşma”, “gelecek beklentisi”, “iç sıkıntısı” vb. türünden yaşam deneyimlerini hep öne çıkartarak felsefe yapma girişime ön ayak olmuştur. Özellikle, II. Dünya Savaşının yıkıcı etkileriyle baş gösteren değersizlik, umutsuzluk, çaresizlik ve inançsızlık ortamında doruğa çıkmış bir ortamda varoluşçuluk, bireyin sorunlarına çözümler getirme çabasındadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder